NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مَخْلَدُ
بْنُ خَالِدٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الرَّزَّاقِ
أَخْبَرَنَا
ابْنُ
جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِي
سَعِيدُ بْنُ
أَبِي
أَيُّوبَ أَنَّ
يَزِيدَ بْنَ
أَبِي
حَبِيبٍ
أَخْبَرَهُ
أَنَّ أَبَا
الْخَيْرِ
حَدَّثَهُ
عَنْ عُقْبَةَ
بْنِ عَامِرٍ
الْجُهَنِيِّ
قَالَ نَذَرَتْ
أُخْتِي أَنْ
تَمْشِيَ
إِلَى بَيْتِ
اللَّهِ
فَأَمَرَتْنِي
أَنْ
أَسْتَفْتِيَ
لَهَا رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَاسْتَفْتَيْتُ
النَّبِيَّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَالَ
لِتَمْشِ
وَلْتَرْكَبْ
Ukbe b. Âmir
el-Cühenî'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Kız kardeşim,
Beytullah'a kadar yürümeyi adayıp, benden kendisi adına Hz. Nebi'e danışmamı
istedi. Ben de Hz. Nebi'e danıştım. Rasûlullah (s.a.v.):
"Hem yürüsün, hem
de (bir bineğe) binsin" buyurdu.
İzah:
3293 numaradaki
hadisten itibaren yedi. hadiste bahsedilen olay ve olayın kahramanları aynıdır.
Yalnız isnadiarda ve metinlerdeki bazı farklardan dolayı musanif hadisi
tekrarlamıştır. Rivayetlerin bir kısmının ilk ravisi Ukbe b. Âmir, bir kısmınınki
de İbn Abbas'tır.
Metinler arasındaki en
önemli farklar da; ilk (3293 numaralı) hadiste Ukbe b.Âmir'in kız kardeşinin
yalınayak, başı açık haccetmeyi adadığı bildirilmektedir. Bu hadiste, kadının
başını açmasının da bulunması, adağı, günah olan bir şeyi adama bölümüne
sokmuştur. Onun için Hz. Nebi kendisine yemin keffareti emretmiştir.
Diğerlerinde ise, anılan kadının sadece yürüyerek haca gitmeyi adadığı söz
konusu ediliyor. Ayrıca, ilk hadiste Hz. Nebi'in kadına oruç tutmasını
emrettiği ifade edildiği halde, diğerlerinde bu mevcut değildir. Ancak sonraki
bazı hadislerde bir hedy emri yer almaktadır. Bu rivayetlerde, yemin keffareti
değil de hedyin emredüme-si, adağın sadece insanın gücünün yetmediği bir şey
olmasından dolayıdır.
Hadislerde geçen, Ukbe
b. Âmir'in kız kardeşi; Âmir'in kızı Ümmü Hibbân'dır. Hz. Nebi'e biat etmiştir.
Bir rivayette; kadının
şişman olduğu, bu yüzden yürümekte zorluk çektiği de bildirilmektedir.
3293 numarar1 iki hadis
izah edilirken, yaya olarak hacca gitmenin adanabileceği, fakat bu adağın bir
özre binaen yerine getirilmemesi halinde kef-faret olarak bir hayvan kurban
edileceği belirtilmişti.
Hac ve umre kasdı
olmadan, yaya olarak Kabe'ye gitmeyi adamanın geçerli olup olmadığında âlimler
ihtilâf etmişlerdir. Ebû Hanîfe'den; umre veya hacc niyeti olmadan yapılan
adakların muteber olmadığı rivayet edilmiştir. Şafiî de aynı görüştedir.
Mâlikîlerden bir
rivayete ve İbn Ömer ile İbn Zübeyr'e göre; yaya olarak hacca gitmeyi adayan
kişi, bir müddet yürümekten aciz kalır ve binerse, ertesi sene o binekli
geçtiği mesafeyi yürüyerek yeniden haccetmesi gerekir. Aczi devamlı olduğu
takdirde bir hedy gerekir.
Bu son hadiste Hz.
Nebi'in, Ukbe'nin kız kardeşi için; "Hem yürüsün, hem binsin."
şeklinde emir buyurduklarını görmekteyiz. Bundan; gücü yettiği nisbette
yürüsün, takatsiz kaldığında da binsin manası anlaşılmaktadır, îbn Hacer ve
Nevevî'nin izahları da bu istikamettedir. Bu anlayış; yaya olarak hacca gitmeyi
adayana, aciz değilse adağına uyması gerekir tarzındaki görüşe uygundur. 3301
numarada gelecek olan Eneş hadisinde, yürüme sözkonusu edilmeden, adakta
bulunan zatın bir bineğe binmesinin emredil-diği belirtilmektedir. Çünkü o zat
yaşlı idi. Aczi belli idi. Onun için Hz. Peygamber (s.a.v.), kendisinden
yürümesini istememişti.